top of page

Dil Nedir?

  • Ebru Köklü
  • 22 Şub
  • 2 dakikada okunur

Arılar ve karıncalardan balinalara ve maymunlara kadar tüm sosyal hayvanlar birbirleriyle iletişim kurar ancak yalnızca insanlar bir dil geliştirmiştir. Konuşmamız, diğer hayvanların iletişiminden fiziksel olarak farklıdır. Bizim konuşmamız içgüdüsel olarak yanıt vermeyen, ancak sesi ve anlamı rasyonel bir temelde organize eden kortikal bir konuşma merkezinden gelir. Beynin bu bölümü insanlara özgüdür. Özel dil yeteneğinin ne zaman ve nasıl geliştiğini söylemek mümkün değildir ancak genellikle evriminin uzun bir süreç olması gerektiği varsayılır. Atalarımız muhtemelen bir milyon yıl önce daha yavaş bir anlatımla, daha küçük bir kelime dağarcığıyla ve her şeyden önce alıştığımızdan daha basit bir gramerle konuşuyorlardı.


Dil her zaman toplumun sahip olduğu en önemli beceri olmuştur. Dil olmadan insan hiçbir şekilde iletişim kuramaz. Bilgi, inanç, görüş, dilek, tehdit, emir, teşekkür, vaat, beyan, duygu alışverişinde bulunabiliriz. Eğlenceyi, mutluluğu veya saygısızlığı ifade etmek için gülebiliriz, eğlenceyi, zevki, onayı veya acı duyguları ifade etmek için gülümseyebiliriz, öfkeyi, heyecanı veya korkuyu ifade etmek için çığlık atabiliriz, kararlılığımızı, öfkemizi veya bir tehdit, şaşkınlık ya da onaylamama vb. ifade etmek için kaşlarımızı kaldırabiliriz, ancak her şeyden önce iletişim sistemimiz dildir. Her bölgenin kendi dil dinamikleri vardır.


Dil dinamikleri, dillerin evrimi, ortaya çıkışı, değişimi, rekabeti ve yok oluşu ile ilgili tüm süreçlere odaklanan, hızla büyüyen bir alandır. Japonya’da muhtemelen Japonca, Hindistan’da Hintçe (İngilizler sayesinde biraz İngilizce), Türkiye’de Türkçe, Rusya’da Rusça konuşursunuz. Bu diller bir şekilde birbirleriyle ilişkilidir. Türkçe ve Japonca aynı Ural-Altay Dil ailesine mensuptur ve diğer dillerde de ortak olan sözcükler vardır.


Dil, ‘huga huga’ yerine bir sistem oluşturmaya karar veren ilk insanlar sayesinde başladı. Dil, kabaca 150.000 yıl öncesine kadar uzanıyor. Bununla birlikte, tüm dilsel kanıtlar, yazının başladığı yaklaşık 6000 yıl öncesine kadar uzanıyor. Sonuç olarak, dilin ana tarihi, dilbilimcilerin çalıştığı dönemden çok daha yeni olan tahminler ve yazılı kanıtlarla keşfedilir. İnsan dilinin kökenleri belki de sonsuza kadar belirsiz kalacaktır. Buna karşılık, bireysel dillerin kökeni, son iki yüzyılda çok kesin bir çalışmanın konusu olmuştur.


Bugün dünyada konuşulan yaklaşık 5000 dil vardır (üçte biri Afrika’da), ancak bilim adamları bunları nispeten az sayıda ailede gruplandırıyor (muhtemelen yirmiden az). Diller, paylaşılan kelimeler veya sesler veya gramer yapıları ile birbirine bağlanır. Teori, her dil grubunun üyelerinin bir dilden, ortak bir atadan geldiğidir. Çoğu durumda, orijinal dilin uzmanlar tarafından şaşırtıcı bir şekilde yakın zamanlarda – birkaç bin yıl kadar kısa bir süre önce – konuşulduğuna karar verilir.


  • ‘Tik’ Evrimi


Algonquianistler ‘bir’ ve ‘parmak’ kelimelerini yeniden oluşturdular ve bunların tik kökünden geldiği sonucuna vardılar. Bir fikir, insanların parmaklarıyla bir saymasıdır. Diğer fikir, bazı dillerin hala benzer kelimeler kullanmasıdır. Örneğin, bir Sudan dili olan Dinka’da ‘bir’ için kullanılan kelime ‘tok’tur. Türkçede ‘bir’ kelimesi için ‘tek’ kullanılır.


Eski İngilizce’de ‘tahe’, (ayak parmağı) ’toe’ kelimesiydi. Japonca’da ‘te’(el), parmakla da ilgilidir. Bir Eskimo dilinde işaret parmağı kelimesi ‘tik’tir. Örnekler çoktur ve bunlar: Hepsi aynı kökenden mi geliyor? Sorusunu ortaya çıkarır.




KAYNAKÇA






 
 
 

Yorumlar


MEÜDİT Main Logo
YouTube Kanalımız
Instagram Hesabımız
X/Twitter Hesabımız
Bize Ulaşın
bottom of page